Thursday, August 30, 2012

Tığ işi katlı elbise ve şeması



 

3.



4.



5.



6.



СХЕМА ОБОРКИ



процесс:

1.



2.



3.



4.



5.



6.
































resimlere tıklayarak büyük hallerini görebilirsiniz bebek örgüleri bebek battaniyeleri patik şapka modelleri

Havlu Kenarları

Fenerbahçe - Spartak Moskova Maçı Hangi Kanalda (Canlı İzle)

MEB 2012 Özür Grubu Atama Sonuçları Öğren

Ön Yargı - Kısa Film

2012 Eylül Öğretmen Atama Kontenjanları (40 bin)

Kedi Sütü İç ( Tedi Tütü İt) Fıkrası

Norveç'teki 100 (Yüz) Yıllık Paketten Çıkanlar (Ne Çıktı?)

Meb 2012 Sbs Lise Yerleştirme Sonuçları

Tata Airpod Resimleri ve Video Görüntüleri

PTT 1.Lig 2012-2013 Sezonu Maçları Hangi Kanalda?

Okullar Ne Zaman Açılacak (2012-2013 Öğretim Yılı)

Monday, August 27, 2012

Kavunlu Muhallebi Tarifi

Etiketler: Alt,asta,barda,boy,bütün,çay,çekirdeklerini,corba,eker,ekleyin,geçirip,gelmi,getirin,Haline,ilik,iyice,kabuklar,kar,Kaselere,Kavun,Kavunlu,Kavunlu Muhallebi Tarifi,kavunu,Kavunun,kolay yemek tarifleri,Malzemeler,Malzemeleri,Muhallebi,nca,nişasta,orta,Ortalama,Otomatik,parçalay,pirinç,pirinç unu,Püre,rarak,RESIMLI YEMEK TARIFLERI,rondodan,rüya,rüya tabiri,Rüya Tabirleri,rüya yorumları,rüyatabirleri,sürekli,süt,tabir,tabiri,tarif,tarifi,taslak,tatlı,temizleyerek,Tencereye,toz,unu,uyunca,üzerine,vam,vamlan,Yap,Yar,yemek,yemek tarifi,Yemek Tarifleri,yemektarifleri




Malzemeler;
































































































































































































































































































































































































































































































































  • Orta boy yarım Kavun






























































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































  • 3 su bardağı Süt






























































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































  • 1 çay bardağı Nişasta






























































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































  • 2 çorba kaşığı Pirinç Unu






























































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































  • 1






























































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































  • su bardağı Tozşeker



































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































































Yapılışı;






Kavunun kabuklarını ve çekirdeklerini temizleyerek rondodan geçirip iyice parçalayın. Püre haline gelmiş kavunu tencereye alıp bütün malzemeleri üzerine ekleyin ve orta ateşte sürekli karıştırarak muhallebi kıvamına getirin. Kıvamlanınca kaselere boşaltın ve soğuyunca servis yapın. ( Ortalama 6 kişilik )



Günün Fırsatı

Kavunlu Muhallebi Tarifi ile Benzer Yazılar:

18 Ağustos 2012 Saat : 7:44

Sunday, August 26, 2012

Brooks B17 Standart sele

Karadeniz turuna çıkana kadar böyle bir sele olduğundan haberim yoktu, yolda gerek Tamer'in bahisleri, gerekse karşılaştığımız neredeyse tüm dünya turuna çıkanların bu seleyi kullanması dönüşte biraz araştırma yapmaya itti beni de.

Bu konudaki bu mesaj ve devamındaki Brooks ile ilgili bilgiler  ve burada yapılan değerlendirme seleyi almak için beni yeterince tatmin etti. Özetle köseleden yapılmış özel bir sele, bisikleti sürdükçe sele poponuzun şeklini alıyor ve bir süre sonra size özel bir sele haline geliyor. Kullanımla kişiye özel hale geldiğinden 2. eli yokmuş bu selelerin :)

Türkiye'de bulmak zor, satan bir yer var ama orası da yurtdışına göre daha pahalı. Ben de hem pahalı olmasından hem de ileride yapacağım yurtdışı  bisiklet parçası alışverişleri için tecrübe olması açısından buradan siparişimi verdim. Ertesi gün gönderildi bilgisi geldi. Normalde 1 haftada geliyormuş ama araya bayram tatilinin girmesinden dolayı 11 günde geldi. Bir de kargo şeklinde değil de adi posta şeklinde geldi.





Kutunun içinden sele dışında sanırım Brooks'un yayını olan bir gazete bir de katalog çıktı.

















Selenin altındaki zarfın içinden garanti şartları, selenin bakımı ve nasıl kullanılacağına ilişkin bilgilerin yazılı oluğu bir kağıt çıkıyor.









Sele bir süre sonra şekil değiştirmesiyle beraber kendini biraz bırakıyormuş, bu anahtarla öndeki vidayı sıkarak selenin gerginliği ayarlanıyormuş.









Kullanma kılavuzundan ve daha önceki okuduklarımdan selenin uç kısmı hafif yukarı bakacak şekilde monte edilmesi gerektiğini öğrenmiştim. Asıl ağırlığı selenin arka kısmının taşıması gerekiyormuş, düz ya da öne eğimli monte edilirse deri de kaygan olduğundan öne doğru kayma durumu yaşanıyormuş. Ben de söylenen şekilde monte ettim.

















Ertesi gün deneyince ön kısmı biraz fazla kaldırmışım gibi geldi, biraz indirip ideal ayarı buldum sanırım. Akşam bisikletçi İsmail abiye uğradım, selemi de gösterdim. Meğer İsmail abide Brooks taklidi Tayvan malı kösele sele varmış, hem de Brooks'un üst modellerine benzer, altı yaylı, oturma alanı daha geniş. Fiyatı da 30 TL imiş :( Neyse yaklaşık 5 katına gelmiş olsa da ben de Brooks selem var diye avuttum kendimi :)

Bulmaca Sözlüğü -F-

FAALİYET:  Aktivite, Etkinlik.

FACİR:  Kadınlara düşkün erkek.

FACİRE:  Erkeğe düşkün kadın.

FAÇA: Argoda giysi. 

FAÇA: Bir geminin yüklü su kesimi ile boş su kesimi arasında kalan bölümü.

FAÇETA: Elmasın tıraş edilmiş yüzlerinden her biri.

FADİK: Afyon yöresinde kadınlar tarafından oynanan bir halk oyunu.

FADO: Gitar eşliğinde seslendirilen Portekiz halk şarkısı. 

FADO: Portekiz halk şarkısı.

FAGOT: Perdeli bir üflemeli çalgı.

FAGOT: Tahtadan parçaları uç uca takılı,uzun bir boru biçiminde,perdeli bir üflemeli çalgı.

FAĞFURİ:  Çin işi tabak, Çin porseleni.

FAHUR: Çok övünen.

FAİKİYET: Üstünlük.

FAİL: Yapan,işleyen.

FAİL:  Yapan, Eden, İşleyen.

FAİZ:  Getiri, Nema, Riba, Güzeşte, Ürem.

FAK: Tuzak,kapan.

FAK:  Tuzak, Kapan, Aldangıç.

FAKFON: Bakır,nikel ve çinkodan oluşan gümüş görünüşünde bir alaşım. 

FAKİH: Fıkıh bilgini.

FAKİH: İslam hukuk bilgini.

FAKTAL: Matematikte,karmaşık geometrik şekillerin ortak adı. 

FAKTÖR:  Etken, Etmen, Amil, Nezir.

FAKUR:  Çok övünen.

FAL:  Bakı, Irım, Elima, Pabyans, Cefr.

FALAFEL: Nohutla yapılan bir yemek.

FALAKA:  Eskiden kullanılmış bir ceza ve dayak yöntemi.

FALANJ: Eski Yunanlılarda,özellikle Makedonya piyadelerinin çekirdeğini oluşturan mızraklı alay.

FALANJ: Kimi ülkelerde yarı asker siyasi kuruluşlara verilen ad.

FALANJ:  Kimi ülkelerde yan askeri siyasi örgüt.

FALİHAYIR:  İyiye yorulur, Hayra alamet.

FALYANOS: Balina.

FALYANOS: Yunus balığının iri bir türü.

FAMİLİSTERE:  Fourier sisteminde bir tür kooperatif adı.

FAMİLYA:  Fasile.

FANATİK:  Aşırı tutku ve coşkuyla bağlı kimse.

FANATİZM:  Aşın bağlılık.

FANFAR: Üflemeli bakır çalgılardan oluşan orkestra.

FANİ: İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti.

FANİ:  Gözün algıladığı ışık şiddeti.

FANTASTİK: Düşsel.

FANTASTİK: On sekizinci asırdan başlayarak Fransa’da gelişen bir edebi tür.

FANTASTİK:  Düşsel, Hayali.

FANTAZMA: Arap atlılarının bayramlarda yaptıkları gösteri. 

FANTAZYA: Arap atlılarının bayramlarda yaptıkları gösteri.

FANTEZİ:  Hayal ürünü

FANTİ: İskambilde vale,bacak,oğlan.

FANUS:  Gaz lâmbası muhafazalığı.

FANZİN: Yaygın medya kuruluşlarına giremeyen veya girmek istemeyenlerin çıkardığı dergilere verilen ad.

FARAD: Elektrik sıgası birimi. 

FARADİZASYON:   Yüksek gerilimli akımların tıpta kullanılması.

FARAZİ: San Marino’nun plaka.

FARAZİ: Sanal.

FARAZİ:  Mevhum, Sanal.

FARAZİYE: Varsayım.

FARBA: Farbala,fırfır.

FARBALA: Fırfır.

FARDE:  Küçük denk, Top.

FARE: Sıçangillerden küçük vücutlu, kemirgen, memeli hayvan

FAREKULAĞI: Yabani mercanköşk.

FARENJİT: Yutak yangısı.

FARIMAK: Güçsüz düşmek,yorulmak.

FARIMAK: Yaşlanmak.

FARIMAK:  İhtiyarlamak.

FARİG: Bir tür sıçan.

FARİĞOLMAK: Vazgeçmek.

FARİKA: Ayırmaç.

FARİKA:  Ayırıcı özellik, Ayırmaç.

FARİL: Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen keçi kılından ip.

FARİL: Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen keçi kılından yapılmış ip.

FARMAKOLOJİ: İlaç bilimi.

FARMASON: Mason.

FARS: Kaba bir komedi türü. 

FARZ: Yapılması zorunlu olan.

FARZ:  Yapılması zorunlu olan.

FASARYA: Boş,anlamsız söz.

FASILA:  Ara, Meyan, Orta.

FASİLE:  Familya.

FASİTDAİRE: Kısır döngü.

FASKA: Kundak çocuklarının beline zıbının üzerinden sarılan geniş sargı.

FASON: Terzinin belli bir ölçü ve örneğe göre kumaşa biçim vermesi işi,kesim.

FASONE: Çözgü ve atkının kumaş yüzeyi üzerinde kendiliğinden bir desen oluşturduğu her tür kumaşa verilen ad.

FASONE: Çözgü veya atkının kumaş yüzeyi üzerinde,kendiliğinden desen oluşturduğu her tür kumaş.

FAŞ:  Açığa vurma.

FATA:  Şarap yapımında kullanılan sakızlı ve dayanıklı madde.

FATALİST: Yargıcı.

FATALİTE: Uğursuzluk.

FATALİZM: Kadercilik.

FATİH:  Fetheden, Zapteden.

FAUNA: Belli bir bölgede yaşayan hayvanların tümü./ Yeryüzünde ekolojik olarak sınırlanabilir bir yaşam mekanında bulunan bütün canlıları ifade eder.(orman faunası,çayır ve deniz faunası gibi).

FAUNA: Bir bölgede yetişen hayvanların tümü.

FAUSTOZONARO: Osmanlı Devletinin son saray ressamı olan İtalyan ressam.

FAVELA: Brezilya’da büyük kentlerin çevresini saran gecekondulara verilen ad. 

FAY:  Yeryüzü çatlağı, Yarık, Eşik.

FAYDA:  Ası, Çıkar, Kazanç, Nafi, Semere, Yarar.

FAYDALI:  Nafi.

FAYRAP:  İstim kazanında istimi sağlayacak kadar ateşin oluşması.

FAZLA:  Zait.

FAZLASIYLA:  Gayet, Gayette.

FE: Demirin   simgesi.

FECAAT: Acıklılık.

FECİR: Tanyerinde güneş doğmadan önce beliren kızıllık.

FEDERALİZM:  Federasyon sistemi.

FEHİM: Zeki,anlayışlı,akıllı kimse.

FEK: Eski dilde bozma,.feshetme.

FEK:  Bozma, Koparma, Kesme, Feshetme.

FEKÜL: Patates gibi bazı bitkilerin yumrularında bulunan nişasta.

FELAH:  Anum.

FELÇ:  İnme, Nüzul, Sekte.

FELDMAREŞAL: Alman,Avusturya,İngiliz,Rus ve İsveç askeri hiyerarşisinde en yüksek rütbe.

FELEKİYE: Astronomi. 

FELEMENK: Bu günkü Hollanda,Belçika ve Kuzeydoğu  Fransa’ya eskiden verilen ad.

FELFELEK: Küçük bir kelebek türü

FELLAH: Eskiden Mısır köylülerine verilen ad. 

FELUKA: Daha çok Nil ırmağında kullanılan bir tür küçük gemi.

FEMİNİZM:  Kadın haklarını savunan dünya görüşü.

FEMUR: Uyluk kemiğinin bilimsel adı.

FEND:  Hile, Düzen.

FENER:  Kahveci tepsisi, Askı.

FENİKELİLER: Suriye kıyısında oturmuş Sami kökenli antik halk.

FENOMEN: Olay. 

FENOMENOLOJİ: Görüngü bilimi. 

FEODALİTE:  Ost.

FER:  Gözde canlılık.

FERAGAT:  Hakkından vazgeçmek.

FERAĞ:  Bir mülkü başkasına bırakma.

FERAHİ: Bolluk,genişlik.

FERAHİ: İkinci Mahmut devrinde feslerin tepesine püskülü tutturmak için takılan metal tepelik.

FERAHLIK:  İnşirah.

FERAİZ: Faizler. 

FERAK:  Başın tepe kısmı.

FERASET:  Anlayış, Sezgi, Zekâ.

FERASETLİ.: Anlayışlı.

FERAYİ: Ege Bölgesine özgü bir tür zeybek oyunu.

FERE:  Cevher için kazılan galeri.

FERETİKO: Doğu Karadeniz’de özellikle Rize yöresinde dokunan çamaşırlık ince bez.

FERETİKO: Rize yöresinde dokunan ince bez.

FERFORJE: Dekoratif demir işçiliği.

FERHAL:  Düz, Uzun saç.

FERİBOT: Araba vapuru.

FERİDUN: Yaşamına ilişkin bilgiler,Herodotos’a ve Firdevsi’nin Şehnamesine dayanan,İranlıların efsanevi hükümdarı. 

FERİDUN:  Göğün sekizinci katı.

FERİK: Gevrek bir elma türü.

FERİK: Piliç.

FERK:  Başın tepe kısmı.

FERMA: Av köpeğinin gizlendiği yerden avı gözetlemesi.

FERMA: Av köpeğinin gizlendiği yerden avı gözetlemesi.

FERMAN:  Yarlık, Yarlıg, Yerlıg, Biti, Menşur.

FERMANTASYON: Mayalanma. 

FERMANTASYON:  Mayalanma

FERMENE:  Uzun kış gecelerindeki eğlence.

FERMENT: Maya.

FERSAN: Derisinden kürk yapılan bir kır sansarı.

FERSUDE:  Yıpranmış, Çok eskimiş. Kağşak.

FERZ: Eski dilde satrançtaki vezir. 

FES: Kırmızı çuhadan yapılan,tepesinde püskülü olan bir tür başlık.

FESAHAT: Anlatışta düzgünlük.

FESEK: Altı aylığa kadar körpe yaban domuzu.

FESHETME:  Bozma, Fek, İptal, Tecil.

FETHA:  Aralık, Ağız.

FETİŞ:  Put, Sanem, Büt, Salip, Çelipa./ Uğurlu sayılan şey.

FETRET: İki olay arasındaki süre.

FETRET: İki peygamber veya padişah arasında peygambersiz veya padişahsız geçen süre.

FETTAN: Cilveli. 

FEVERAN: Fışkırma.

FEVERAN:  Aniden kızarak bağırıp ça ğırma.

FEVKALBEŞER: İnsanüstü.

FEVKALBEŞER:  İnsanüstü, Nitelikli.

FEYYAZ: Bol,verimli,gür.

FEYYAZ:  Çok verimli.

FIÇI: Karnı şiş,altı düz su kabı.

FIRIN:  Saur.

FIRSAT:  Elverişli durum, Vesile, Oğur, Pund.

FISILDAYICI:  Suflör.

FISK:  Günah işleme.

FISTIK:  Piste.

FIŞKIRTICI:  Ejektör.

FITIK:  Kavliç.

Fİ: Çok eski bir tarihi anlatır.

Fİ:  Çok eski bir tarihi anlatırken kullanılan sözcük

FİBER: Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılan mukavva yada tahta. 

FİBER:  Bitki liflerinden yapılan mukavva veya tahta.

FİBRİLASYON: " Kâğıt sanayiinde ""Saçaklaşma"". "

FİBRİNOLİTİK:  Kan pıhtılarını eritebilecek her tür maddeye verilen genel ad.

FİBULA:  Çengelli iğne.

FİDAYDA: Ankara ve yöresine özgü iki kişiyle oynanan ağır ritimli bir halk oyunu.

FİEF: Derebeylik düzeninde bir vasala  senyörce verilen  toprak veya mal.

FİGÜR:  Beti.

FİGÜRATİF:  Metili.

FİĞ: Baklagillerden,hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki.

FİHRİST: Katalog.

FİHRİST:  Dizin, Katalog.

FİİL:  Edim, İcra.

FİİLLER:  Efal.

FİJ: Uluslar arası Gazeteciler Federasyonu’nun kısaltması.

FİKİR:  İde, Saded, Düşünce, Mülâhaza.

FİLANTROP: İnsan sever.

FİLARİZ: Keten dövmeye yarayan tokmak.

FİLATELİ:  Pul bilimi, Pulculuk.

FİLENK: Ağır cisimleri bir yerden başka bir yere kaydırmak ve özellikle deniz teknelerini karaya çekmek için bunların altına sürülen yuvarlak ağaç.Çekek tahtaları,felek.

FİLET: Derinliği aynı olan sığ su alanı. 

FİLETO: Kasaplık hayvanların sırtında,dikensi çıkıntı boyunca iki yandaki et.

FİLETO: Tavuk,balık,dana ve kuzu etlerinin kemiklerinin çıkartılarak dilimlere ayrılması.

FİLETO:   Eti  yenen  hayvanların  sırt bölümünün her iki yanı.

FİLHAKİKA: Gerçekten,doğrusu.

FİLHAKİKA: " ""Gerçekten, Hakikaten"" anlamında belirteç"

FİLİGRAN: Bazı kağıtların dokusunda bulunan ve ancak aydınlığa tutulunca görülen çizgi,resim ve yazı gibi biçimler.

FİLİGRAN: Kimi kağıtların dokusunda bulunan ve ancak ışığa tutulunca görülen çizgi,resim veya yazı.

FİLİNT:  Kırma gücü ve ışığı dağıtması yüksek kurşunlu cam.

FİLİNTA: Namlusu kısa,kurşun atan bir çeşit küçük tüfek.

FİLİZE:  Ciğer parçası.

FİLİZİ: Asma filizinin rengi,açık yeşil renk.

FİLOGENEZ: Soyoluş.

FİLOKSİRA: Asma biti.

FİLUM: Canlıların bölümlenmesinde dalların bir araya gelmesiyle oluşan birlik. 

FİLUM:  Canlıların bölünmesinde dalların biraraya gelmesiyle oluşan birlik.

FİNA:  Avlu.

FİNGİRDEK:  Aşın oynak ve cilveli kadın.

FİNİK:  Çürüyüp içi boşalmış ağaç.

FİNN: Tek kişilik ve yelkenli yarış teknesi.

FİNN: Tek tip,küçük,tek kişilik ve yelkenli yarış teknesi.

FİRAR:  Kaçma, Kurtulma, Fertik.

FİRE: Azalma.

FİRE:  Kuruma ya da dökülme yoluyla azalma.

FİREZ: Yeni çıkmaya başlamış ekin.

FİREZ:  Biçim işleminden sonra toprakta kalan köklü saplar.

FİRİK: Çerez olarak yenen tahıl kavurgası.

FİRİK:  Olgunlaşmak Üzere olan tahıl.

FİRKAT: Ayrılış,ayrılık.

FİRKATEYN: Eskiden kullanılan üç direkli,bir tür yelkenli savaş gemisi.

FİRKETE: Saç tutturacağı. 

FİRUZE: Küpe ve yüzük taşı gibi bezek işlerinde kullanılan,mavi renkli,saydam olmayan hidratlı doğal alüminyum ve fosfattan oluşan değerli bir mineral.

FİRUZE: Mavi renkli değerli bir taş. 

FİSKE: Tutam.

FİSKE:  İki parmak ucuyla tutulan miktar, Çitmik, Tutam.

FİSTO: Elde veya makinede işlenmiş süslü şerit.

FİSTO: Süsleri olan kumaş.

FİŞE:  Anahtar aksamında bir parça.

FİT:  Ödeşme, Razı olma.

FİTAM:  Sütten kesilmek.

FİTİL: Bir iskambil oyunu.

FİTİL: Koltuk ve sandalye gibi eşyaların dikiş ve çivilerini gizlemekte kullanılan şerit.

FİTNAT: Zihin açıklığı.

FİTOPATOLOJİ: Bitki hastalıklarını inceleyen bilim dalı.

FİTOTERAPİ: Bitkilerden elde edilen ilaçlarla hastalıkların tedavisi.

FİTOTERAPİ:  Doğa bitkilerini kullanarak yapılan tedavi yöntemi.

FİYAKA:  Afi, Caka, Çalım.

FİYAPA: Ayakkabının altını kalınlaştırmak için yerleştirilen parça.

FİYAT:  Eder, Paha, Semen, Tutar, Meblâğ.

FİYORT: Norveç,İskoçya ve Kuzey Amerika kıyılarında buzulların oluşturdukları dik yamaçlı,derin eski buzul koyaklarının aşağı kesimlerinin deniz altında kalmasıyla oluşan körfez.

FİZİBİLİTE: Uygulanabilirlik.Yapılabilirlik.

FİZİBİLİTE: Yapılabilirlik.

FİZİBİLİTE:  Yapılabilirlik.

FİZİKİ: Fiziksel

FİZYOLOJİ: Canlıların hücre,doku ve organlarının görevlerini ve bu görevlerin nasıl yerine geldiklerini inceleyen bilim dalı.

FİZYON: Nükleer bölünme. 

FL: Lihtenştayn plakası.

FLAMA: İşaret olarak kullanılan küçük bayrak.

FLAMBE: Aleve tutularak pişirilmiş.

FLAŞA: Habeş Yahudi’si.

FLAŞA:  Habeş yahudisi.

FLATÖR:  İpek kozasının dışından alınan en kaliteli ipek.

FLEBİT.: Toplardamarlarda iç zar iltihabı.

FLOE:  Buz kütlesi.

FLOEM: Soymuk doku,soymuk borusu.

FLOK: Geminin cıvadrasına çekilen üçgen yelken.

FLORA: Bir bölgede yetişen bitkilerin hepsi,bitki örtüsü.

FLORİN: Hollanda’nın para birimi.

FLOŞ: Pokerde aynı renkten oluşan ama sıra izlemeyen beş karta verilen ad.

FLÖRT:  Korte, Aşıkdaşlık.

FLU: Bulanık,net olmayan.

FLU:  Bulanık, Net olmayan, Mat.

FLURCUN: Kocabaş./ İspinoza benzer bir kuş. 

FLURYA: Yelve. 

FLÜT: Yan tutularak çalınan,orkestrada yer alan bir üflemeli çalgı.

FO: Buddha’nın Çin’deki adı.

FO: Çin’de Buda’ya verilen ad.

FOA: Üç direkli yelkenlilerde mizana direğinin en altta bulunan sereni. 

FOB: Gemide teslim satış.

FODLA: Çoğunlukla imaretlerde yoksullara verilen kepekli undan yapılmış pideye benzer bir tür ekmek.

FODLA:  Bir nişasta türü.

FODUL: Üstünlük taslayan.

FODUL:  Üstünlük taslayan.

FOL: Tavuğun istenilen yere yumurtlamasını sağlamak için kullanılan beyaz taş.

FOLE:  Kum saati.

FOLKLOR: Halk bilgisi.

FOMA: Maksim Gorki’nin bir romanı. 

FON:  Belli bir işe ayrılmış belli ölçüde para, Ödenek.

FONDÖTEN: Kadınların,cildi pürüzsüz göstermesi,renk vermesi için yüzlerine sürdükleri yarı sıvı,yarı boyalı krem.

FONT: Pik.

FONT:  Dökme demir.

FORCADO:  Matador'un dövüşünden sonra etkisiz haldeki boğayla ilgilenen görevli.

FORM:  Tarz, Usül, Biçim.

FORMA: Tek kağıt tabaka üzerine basılan 16 sayfalık kırılmış kitap parçası.

FOROZ: Ağın her suya atılışıyla bir defada yakalanan balık.

FORS: Söz geçirirlik,saygınlık.

FORSMAJÖR:  Zorunlu sebeb.

FORUM: Eski Romalılar zamanında,Roma’da ve diğer şehirlerde kamu işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan.

FOS:  Çürük, Temelsiz, Uyduruk.

FOSİL:  Taşıl.

FOŞA: Bir fındık çeşidi.

FOTA:  Şarap fıçısı.

FOTİN: Koncu ayak bileğini örtecek kadar uzun olan,bağcıklı yada yan tarafı lastikli ayakkabı.

FOTOJEN:  Işık çıkaran.

FOTOKİNEZİ: Bazı hayvanları karanlıkta ışık,çok aydınlıkta karanlık aramaya iteleyen dürtü.

FOYA: Parıltısını artırmak için elmas taşlarının altlarına konan ince metal yaprak.

FÖTR: Yumuşak keçe.

FR: Fransa’nın plakası.

FRAGMAN: Tanıtma filmi.

FRAK: Resmi törenlerde giyilen uzun etekli,eteğinin arkası beline kadar yırtmaçlı,siyah,resmi erkek ceketi.

FRANCALA: Has ekmek. 

FRANCALA: İyi nitelikli undan yapılan ince uzun ekmek.

FRAPAN: Göz alıcı,göze çarpıcı. 

FRAPAN:  Alımlı, Göze çarpıcı, Cazip.

FRAPE: Dondurulmuş yada buzlu olarak hazırlanan içecek.

FRENK: Osmanlıların Avrupalılara,özellikle de Fransızlara verdikleri ad.

FRENKİNCİRİ: Kaktüsgillerden,yaprakları etli ve yayvan dikenli bir bitki ve bu bitkinin kalın,dikenli kabuğu olan tatlı yemişi.

FREZE: Tornacılıkta,bir deliğin ağzını genişletmeye yarayan çelik alet.

FRİDAKAHLO: Ünlü Meksikalı ressam.( 1907-1954  yılları  arasında  yaşamış, ilkel   görünümlü,keskin  hatlı ve  parlak  renkli  kendi  portreleriyle  tanınmış, yaşam  öyküsü  sinemaya da aktarılmıştır).

FRİGA: İste kurutulmuş ringa balığı.

FRİGO:  Dondurulmuş krema.

FRİGORİFİK: Soğutma özelliği olan,soğutucu.

FRİJİDE:  Cinsel soğukluk.

FRİJİDİTE:  Cinsel soğukluk.

FRİKİK: Serbest vuruş.

FRİSA: Kurutulmuş riga balığı.

FRİSA: Tütünleme suretiyle kurutulmuş ringa balığı.

FRİT:  Ham cam maddesi.

FROG: Ağız ve dil hareketlerinden yararlanarak,soluk borusuna arka arkaya küçük miktarda hava göndermek için başvurulan soluk alma.

FRÜKTOZ:  Meyve şekeri, Levüloz.

FTİZİ: Tıp dilinde akciğer veremine verilen ad.

FUAYE: Bir binadaki toplantı veya gösterinin yapıldığı yer,/ Tiyatroda dinlenme yeri.

FUJER: Eğrelti otu,aşk merdiveni.

FUL: Güzel kokulu beyaz çiçekler açan ağaççık.

FUL: Küçük taneli bakla türü.

FUL:  Bütün, Tam, Eksiksiz, Kül.

FULE: Adım aralığı. 

FULE:  Adım aralığı.

FULMAR: Martıya benzer bir deniz kuşu.

FUNDAMENTALİZM: Kökten dincilik. 

FURGON: Ek vagon.

FURGON:  Trenlere eklenen vagon.

FUŞYA: Canlı,parlak ve koyu pembe renk.

FUTA: Bir tür filika.

FUTA: Dar,uzun ve hafif bir yarış kayığı,kik.

FUTA: İpekli peştamal.

FUTA: Karadeniz yöresinde kadınların kullandığı iki renk üzerine çubuklu pamuklu peştamal.

FUTBOL: Ayak topu. 

FÜG: Çok sesli müzikte bir beste.

FÜME: Duman rengi. 

FÜME: Dumanda kurutulmuş et,balık veya peynir.

FÜRU:  Bir atadan gelen çocuk ve torunlar. / İkinci derecede olan, Tali.

FÜTÜRİZM: Gelecekçilik.

FÜZEN: Kömür kalem.

FÜZEN: Kömür kalemle yapılmış resim.

FÜZEN: Resim çizmekte kullanılan,taflan çubuklarından yapılan kalem.

FÜZEN:  Taftan çubuğundan kömür kalem.

FÜZYON: Nükleer birleşme.

FÜZYON:  Birleşme, Kaynaşma.

GABARİ: Bazı eşyaya verilmesi gereken boyutları,yan görüşü çizmeye,hazırlamaya yada denetlemeye yarayan örnek.